19 Şubat 2013 Salı

Kafein Tüketen Bakteri







Kafeini besin kaynağı olarak kullanarak karbondioksite ve suya parçalayan yeni bir bakteri keşfedildi:  Pseudomonas putida CBB5. Kafein molekülünde bir karbon ve üç hidrojen atomundan oluşan üç metil grubu bulunuyor, yani yapısında bakteriyel çoğalma için gerekli olan karbon, nitrojen ve oksijen bileşikleri var.  Pseudomonas putida CBB5 de metil gruplarını uzaklaştırarak kafeini kullanabiliyor. Amerikan Mikrobiyoloji Topluluğu 111. Genel Toplantısı’nda Iowa Üniversitesi’nden Ryan Summers ve meslektaşları metil gruplarını kafeinin yapısından uzaklaştıran üç enzimi ve bu enzimlerin üretiminden sorumlu genleri keşfettikleri çalışmayı sundular. Daha ileri düzeyde yapılan testlerle kafeinin yıkımı sırasında oluşan bileşiklerin, astım tedavisinde, kan akışını artırmak ve kalp atışlarını dengelemek için kullanılan ilaçların doğal temel taşları olduğu anlaşıldı. Şu an bu ilaçların kimyasal olarak sentezi oldukça zor. Bu nedenle keşfedilen bu enzimleri kullanarak daha kolay ilaç üretimi gerçekleştirilebileceği ve böylece maliyetin de düşürülebileceği ümit ediliyor.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Dünya’da Ne Kadar Tür Var?







Dünya’daki canlı türü sayısı her zaman  biyolojinin tartışmalı konularından biri olmuş ve olmaya da devam ediyor. Yeni araştırma yöntemleri ve olanakları sayesinde daha önce girilemeyen bölgelerdeki türler yavaş yavaş tanımlanıyor. Her yıl 15.000 yeni tür araştırmacılar tarafından bildiriliyor ve bu sayının azalması beklenmiyor. Bilim insanları şimdiye kadar 1.300.000 türü adlandırıp listeledi, ama taksonomistlerin (sınıflandırmayla uğraşan bilim insanları) kafasını hala “acaba daha ne kadar tür keşfedilmeyi bekliyor” sorusu meşgul ediyor.Hawaii Üniversitesi’nden Camilo Mora ve Dalhousie Üniversitesi’nden Boris
Worm isimli araştırmacılar kendi buldukları yöntemle Dünya’daki tür sayısının tahmini olarak 8.700.000  +- 1.300.000 olduğunu bildirdi. Bununla beraber PloS Biology dergisinde yayımlanan bu çalış-
maya birçok eleştiri de geldi. İki araştırmacının yöntemi şöyle: 1750 yılından bugüne kadar keşfedilen hayvan sınıflarını listelemişler. Keşfedilen sınıf sayısı başlangıçta 150 yıl artmış ve zirve yapmış,
sonra yavaşlamış. Bu da hemen hemen tüm sınıfların keşfedildiğinin göstergesi. Araştırmacılar daha sonra aynı yavaşlamanın cins, aile gibi gruplarda da oldu-ğunu görmüş. Memeliler ve kuşlar gibi tür olarak iyi çalışılmış gruplarda toplam sayıyı tahmin edebilmek için taksonomik piramit oluşturmuşlar. Metodun iyi bir öngörü yaptığı ortaya çıkmış. Bu metoda göre Dünya’da 7.700.000 hayvan, 298.000 bitki türü bulunduğu öngörülüyor. Aynı zamanda Dünya’nın yaklaşık % 29’unu oluşturan karalar, Dünya türlerinin yakla-
şık % 86’sına ev sahipliği yapıyor. Bu çalışmaya gelen eleştirilerse bu metodun az çalışılmış gruplarda yeterli öngörü sağlamayacağı yönünde. Örneğin Dr. Mora ve Dr. Worm’un metoduna göre Dünya’daki
tahmini bakteri türü sayısı 10.000. Oysa birçok araştırmacı bir kaşık toprakta yaklaşık 10.000 çeşit bakteri bulunduğunu, bunların çoğunun da bilim için yeni türler olduğunu belirtiyor.

kaynak:http://www.biltek.tubitak.gov.tr/haberler/biyoloji/s526_5.pdf

17 Şubat 2013 Pazar

Antarktika'nın saklı gölünde yaşam bulundu


Bilim insanları, Antarktika’nın en derin göllerinden birinde yaşam izi tespit ettiklerini açıkladı. Buzul tabakanın 800 metre altında bulunan Whillans Gölü’nden alınan su örneklerinde, yüksek miktarda bakteriye rastlandı.


                                 800 metre uzunluğundaki, 50 cm genişliğindeki sondaj deliği



Antarktika’nın derinliklerinde gömülü olan Whillans Gölü’ne ulaşmak için yapılan yaklaşık bir aylık sondaj çalışması, başarıyla sonuçlandı. Araştırmacılar, gölden elde edilen suyun incelendiği petri kaplarında, milimetre başına yaklaşık 1000 bakteri tespit edildiğini belirtti.
Araştırma ekibinde yer alan ABD’nin Montana State Üniversitesi’nen John Pricsu, Nature News sitesine yaptığı açıklamada, ‘petri kaplarında tutulan numunelerin oldukça iyi bir oranda bakteri kolonileri oluşturduğunu’ söyledi.
Batı Antarktika’daki buzul tabakanın 800 metre altında yer alan Whillans Gölü’ndeki sondaj 21 Ocak’ta başladı. Bir haftada göle uzanan buz tabakayı delen ve sonrasında numune toplamaya başlayan araştırmacılar, 30 litre su ve gölün dibinden alınan sekiz çökelti örneğini ABD’ye gönderdi. Yapılacak analizler, bakterilerin bu kadar ağır yaşam şartlarında nasıl hayatta kaldığını ortaya koyacak.
YOSUN FOSİLLERİ
Bilim insanları, yüzlerce metre derinlikteki göle ulaşabilmek için dev jeneratörle çalışan bir sondaj makinesi kullandı. İşlem tamamlandığında, toplamda 227 ton  yakıt tüketilmişti.
Discovermagazine’nin verdiği bilgiye göre, gölün dibinden elde edilen çamurda diyatom (tek hücreli yosun türü) fosiline rastlanırken, Batı Antarktika’daki kayalara ait mikroskobik yaşam izlerine rastlandı.
Antarktika’da bulunan uluslararası araştırma ekipleri, Whillans’ın ardından kıtanın daha derinlerinde yer alan Ellsworth ve Vostok nehirlerine de sondaj yapmıştı.
İngilizlerin başını çektiği ekip, teknik aksaklıklar nedeniyle 2100 metre derinlikteki Ellsworth Gölü’ne yapılan sondajı 14 Ocak’ta erteledi. Ruslar ise 3 km derinlikteki Vostok Nehrine 2012’nin başlarında ulaşmayı başarmıştı. Milyonlarca yıldır dünyadan izole olan yeraltı gölünden çıkarılan çamura ait analizin sonuçları henüz açıklanmadı.
                               Whillans Gölü.


kaynak :http://www.ntvmsnbc.com/id/25421902/